CHP’nin amacı siyasi kaos

CHP'nin amacı siyasi kaos

-Hukukçular Derneği Başkanı Mehmet Sarı, CHP’nin referandum sonuçlarını Anayasa Mahkemesi’ne ve Danıştay’a taşımasıyla ilgili olarak “Anayasa’nın 79. Maddesi çok açık. ‘YSK’nın kararları aleyhine başka hiçbir mercie başvurulamaz’ deniliyor. -Anayasa değişikliği konusunda sandıktan çıkan millet iradesini yok sayan ve sonuç alınamayacak hukuki girişimlerle partideki 'kurultay' taleplerini bastırmaya çalışan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun bu çabası da boşa çıktı.

24 Nisan 2017 - 10:03 - Güncelleme: 24 Nisan 2017 - 11:12

Giriş Tarihi: 24.04.2017 07:50 Son Güncelleme Tarihi: 24.4.2017 10:54

’nin amacı siyasi kaos”

“CHP’nin amacı siyasi kaos”

, ’nin sonuçlarını ’ne ve Danıştay’a taşımasıyla ilgili olarak “Anayasa’nın 79. Maddesi çok açık. ‘YSK’nın kararları aleyhine başka hiçbir mercie başvurulamaz’ deniliyor. Bunlar ortalığı karıştırmak, seçmenlerin kafalarını bulandırmak, sokağı harekete geçirmek için yapılan girişimler” dedi

Türkiye 16 Nisan u ile birlikte yeni bir döneme adım attı. Her seçimde olduğu gibi 16 Nisan referandumunun ardından seçim sonuçlarını değil 'nin itirazlarını konuştuk. Ancak bu kez CHP farklı bir yöntem izleyerek seçim sonuçlarını 'ne ve Danıştay'a götürme yoluna gitti. Oysa Anayasa'nın 79. Maddesi Yüksek Seçim Kurulu kararlarının itiraz merciinin bulunmadığını tartışmasız bir şekilde vurguluyordu. Sadece yargıyı değil sokakları da harekete geçirmeyi amaçlayan CHP'nin bu girişimi sonuçsuz kaldı. CHP yönetiminden daha olgun bir tavır sergileyen CHP tabanı sokağa dökülmedi.

Türkiye şimdi 16 Nisan referandumunun sonuçlarını ve CHP'nin sonuçsuz kalan itirazlarını konuşuyor. Bu tartışmalarda en çok dikkat çeken isimlerin başında geliyor. Avukat ile 16 Nisan referandumunun hukuki boyutunu konuştuk.

Seçimlere hile karıştırmak kolay mı?

Seçim hukukunun kendi içinde yetkileri var. En çok oy alan 4 siyasi partinin tüm seçim kurullarında ve sandıklarda temsilcileri bulunuyor. Aslında siyasi partiler seçimi yönetiyor. Mesela CHP referandum öncesinde 300 bin sandık temsilcimiz var diyordu. Diğer partilerin de her sandıkta temsilcisi var. İmzanız ile birlikte seçim ve sayım kesinliğe kavuşuyor. İtirazınız varsa sandık tutanaklarına yazmanız gerekiyor. Sandık sonuç tutanağında bir itirazınız yoksa daha sonra bir kez daha itiraz etme şansınız bulunmuyor. Medyada görüldüğü gibi CHP'nin bugün itiraz ettiği bütün sandıklarda CHP ve HDP'li üyelerin imzası bulunuyor. İl ve ilçe seçim kurulları da itirazları bu yönde değerlendiriyor. Bu açıdan bakıldığında sandık hilesi kesinlikle mümkün görünmüyor. Ama maalesef üst üste 8 seçim kaybeden CHP, kendini sorgulamak yerine bu tür iddialarla kafaları bulandırmaya devam ediyor.



Mühürsüz oy pusulaları da çok tartışma konusu oldu. Buradaki sorun nedir?

Seçim kurullarında zarflara mühür basılır. Sandık başında da oy pusulalarına mühür basılır. Bazı sandıklarda oy pusulalarına mühür basılmadığı iddia ediliyor. Peki oy pusulasına mühür basılmadıysa ne olur? Geçmiş dönemde benzer itirazlar söz konusu oldu. YSK da bunun seçmenin iradesi ile ilgili bir durum olmadığına karar vererek bu oyları geçerli kabul etmiş.

Mühürsüz oylarla ilgili rakamlar da çok farklı...

CHP'li yetkililer önce 2.5 milyon dedi. Sonra 1.5 milyona düşürdü. Bu rakamlar tamamen farazi. 1.5 milyon mühürsüz oyu kim sış? Şöyle düşünün Çorum'un oyu 300 bin. 5 Anadolu ilinin tamamının oyunun 'evet' olduğunu kabul etmemiz isteniyor. Böyle bir şey olabilir mi?

Peki mühürsüz oy pusulalarının tamamının 'evet' olduğunu nereden biliyoruz?

Mühürsüz oyların sayısını bilemediğimiz gibi ne kadarının da 'evet' olduğunu bilemeyiz. Ancak şunu söyleyebiliriz. 16 Nisan sonuçlarını baz alarak bu oranın yüzde 51.4 olduğunu söyleyebiliriz.



CHP şimdi AYM, Danıştay ve AİHM'ye itirazda bulunmak için hazırlık yapıyor. Bu başvuruların hukuki bir zemini var mı?

Anayasa'nın 79. Maddesi çok açık. "YSK'nın kararları aleyhine başka mercie başvurulamaz" deniliyor. Seçim hukuku kesinlik arzeder. YSK dışında başka itiraz mercii yoktur.

CHP bu kadar açık bir anayasa maddesi hakkında bilgi sahibi değil mi?

Bence CHP yönetimi biliyor, bilmeme ihtimali var mı? CHP'nin de o kadar hukukçusu var. Zaten Baykal da "Bu raund bitti 2019'a bakalım" dedi. Bence ortalığı karıştırmak, seçmenlerin kafalarını bulandırmak, sokağı harekete geçirmek için yapılan girişimler bunlar.

Bazı CHP'li yöneticilerin "yüzde 51.4 ile hukuki meşruiyet olmaz. Yüzde 60 almalıydı" açıklamaları oldu. Ne diyeceksiniz?

Yüzde 50 artı 1 oy alırsanız hukuki zemin oluşmuş demektir. Hukuki ve siyasi meşruiyet gerçekleşmiştir. Artık buna tabi olmak ve gelecek seçimlere hazırlık yapmanız gerekir. Siyasi anlamda bir tartışma ve kaos yaratarak kendilerine siyasi alan açmaya çalışıyorlar. Türkiye yüzde 51.4 'evet' dedi. İngiltere'de aynı oranda AB'den çıkma kararı oldu. Trump'ın oyu da çok farklı değil. Ama hiçbir ülkede böyle bir meşruiyet tartışması olmadı. Batı demokrasisi diyorsan seçim sonuçlarına tahammmüllü olacaksın. Her seçimde trafoya kedi kaçtı, elektrikler kesildi dersen inandırıcılığını kaybedersin. Bir kere de kaybettik deyin ve özeleştiri yapın.

AİHM bu konuda ne söylüyor?

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) bu konuda benzer başvurular olmuş. Bunlardan biri de Finlandiya seçimleri. AİHM seçimlerle ilgili başvuruları görüşmüş. Ancak referandum konusundaki başvuruları görüşmemiş. Devletlerin yetki alanında görmüş ve referandumları kişi hakları kapsamında görmemiş. AİHM bunu siyasi hak olarak görüyor ve değerlendirmeye almıyor.

'AGİT RAPORUNUN BAĞLAYICILIĞI YOK'

16 Nisan referandumundan sonra AGİT'in raporu da çok tartışma konusu oldu. Bu raporun bir bağlayıcılığı var mı?

Bu raporun hiçbir bağlayıcılığı yok. Dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen bir gözlemci heyeti ve tarafsızlıkları da oldukça tartışma konusu. Bana şunu kimse ifade edemez. Almanya'nın, Hollanda'nın, Belçika'nın desteklediği, Türkiye karşıtı ve 'evet' karşıtı bir propaganda süreci yaşadık. Gazetelerinin tamamı Türkçe manşetlerle 'hayır'a destek verdiler. Raporda "Basın yayın organları tarafsız değildi" deniliyor. Peki seçim sandıklarının kurulduğu Avrupa ülkeleri bu konuda tarafsız mıydı? Devletin tüm kurumlarıyla, odalarıyla, akademileriyle, medyasıyla Batı 'hayır'ın yanında oldu. Hala medyanın tarafsızlığından bahsediyorlar. CHP'nin söylemlerini bize rapor diye sundu. Bunu objektif bir rapor olarak göremeyiz. 'Evet'in karşısında olup bağımsız rapor yazamazsınız.

'16 NİSAN SİYASİ TERCİH DEĞİLDİ'

Seçimin hukuki değil siyasi sonuçları da var. CHP yüzde 48'i kendi hanesine yazmaya çalışıyor. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bunu anlamanın tek bir yolu var. 2019 seçimlerinde Kılıçdaroğlu aday olsun. 16 Nisan'da Erdoğan ile Kılıçdaroğlu arasında bir seçim olsaydı, Cumhurbaşkanı Erdoğan yüzde 65 ile seçilir. 16 Nisan seçimleri bir siyasi tercih değildi. Eğer bunu kendi oyu olarak gören varsa çıksın aday olsun. Halkımız hukuki bir sistem değişikliği için sandık başına gitti. Bazı seçmenin kafasında rezervler vardı. Buna rağmen 'evet' kazandı.

Bugün yapılsa AK Parti'nin oyu

Bugün seçim yapılsa AK Parti'nin oyu

Bugün olsa sonuç ne olur? A Haber'de yayınlanan Söz Teması programına konuk olan Genar Araştırma Şirketi Başkanı İhsan Aktaş bu sorunun cevabını yanıtladı. Aktaş: "Halk oylaması ile siyasi sonuçları birbirinden ayırt etmek lazım. Bugün seçim olsa AK Parti %50-51 bandında, CHP yine %25'lerde. MHP %10-11, HDP'de %8-9 bandında. " tespitinde bulundu...

Halk oylaması ile siyasi sonuçları birbirinden ayırt etmek lazım bugün bir olsa partilerin oyu şu şekilde; AK Parti yüzde 50-51 bandında, CHP bir kader olarak yüzde 25'lerde, MHP yüzde 10-11 bandında, HDP' de yüzde 8-9 bandında.

Aslında dolayısı ile bu referandumda verilen oylar seçim sonuçlarını değiştirmiyor ki en azından AK Parti'den yüzde 5 civarında bir "Hayır" oyu verildiğini gördük. Seçim sonrası araştırmalarda bu daha iyi ortaya çıkar. Sadece biraz şu nedenle cesaretlenmiş olabilirler, MHP'nin muhalefet eden kanadı biraz gözünü karartmış bir şekilde genel merkez hilafına bir tutum sergiliyor. Muhtemelen Devlet Bahçeli ve MHP Genel Merkezinin beklediği bu grubun gidip Emine Ülker Tarhan gibi bir parti kurmasına yöneliktir. MHP pozisyonunu güçlendirdikten sonra muhtemelen cephe diye bir şey kalmayacak.

Referanduma verilen oylar siyasi partilerin oylarını değiştirmiyor. HDP oyunu yüzde 15'e çıkarmadı CHP'de oyunu yüzde 30'a çıkarmadı.

’de olağanüstü kurultay sesleri

CHP’de olağanüstü kurultay sesleri

Anayasa değişikliği konusunda sandıktan çıkan millet iradesini yok sayan ve sonuç alınamayacak hukuki girişimlerle partideki 'kurultay' taleplerini bastırmaya çalışan Genel Başkanı 'nun bu çabası da boşa çıktı.

Kılıçdaroğlu, bundan sonra izleyeceği yol haritasını netleştirmek için önceki gün milletvekilleriyle basına kapalı grup toplantısı yaptı. Parti genel merkezinde yapılan toplantıda milletvekilleri referandum sonuçları ve bundan sonra izlenecek stratejiyle ilgili görüşlerini dile getirirken edinilen bilgilere göre bazı milletvekilleri de partinin olağanüstü kurultaya gitmesi talebinde bulundu. Partililerin 2018'de yapılacak olağan kurultayı beklemeden olağanüstü kurultay önerisine Kılıçdaroğlu'nun "Gerekirse gidilebilir" dediği öğrenildi. Kulislerde ise parti içi muhalefetin olağanüstü kurultay taleplerini daha yüksek ve güçlü bir şekilde dile getirmek için referandum sonuçlarına ilişkin izlenecek stratejinin ve hukuki süreçlerin tamamlanmasını beklediği de kaydediliyor.
İlgili resim
Toplantıda Kılıçdaroğlu'nun faturayı il ve ilçe örgütlerine kestiği öğrenildi. İl ve ilçe örgütlerinin kampanyada yeterince çalışmadığını belirten Kılıçdaroğlu'nun belediye başkanlarının çalışmalarından ise memnun olduğu ifade edildi. Toplantıda "Meclis'ten çekilmeme, daha aktif ve etkin muhalefet etme" kararı alındı.

CHP’de kurultay sesleri

Anayasa değişikliği konusunda sandıktan çıkan millet iradesini yok sayan ve sonuç alınamayacak hukuki girişimlerle partideki 'kurultay' taleplerini bastırmaya çalışan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun bu çabası da boşa çıktı.

Kılıçdaroğlu, bundan sonra izleyeceği yol haritasını netleştirmek için önceki gün milletvekilleriyle basına kapalı grup toplantısı yaptı. Parti genel merkezinde yapılan toplantıda milletvekilleri referandum sonuçları ve bundan sonra izlenecek stratejiyle ilgili görüşlerini dile getirirken edinilen bilgilere göre bazı milletvekilleri de partinin olağanüstü kurultaya gitmesi talebinde bulundu. Partililerin 2018'de yapılacak olağan kurultayı beklemeden olağanüstü kurultay önerisine Kılıçdaroğlu'nun "Gerekirse gidilebilir" dediği öğrenildi.
ERGENEKON'A ZEMİN HAZIRLANDI
Ercan Gün'ün yayımlanmasını sağladığı o görüntüler FETÖ tarafından Samsun İl Jandarma Komutanlığı'nda çekilmiş gibi servis edildi. Böylece cinayetin arkasında ulusalcı grubun olduğu algısı oluşturularak Ergenekon operasyonlarının zemininin hazırlandığı öne sürülmüştü..

Kemal Kılıçdaroğlu'ndan Meclis'te gergin konuşma

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Meclis Genel Kurulu'nda konuştu

Kemal Kılıçdaroğlu'ndan Meclis'te gergin konuşma

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bugün 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ile Meclis'in kuruluşunun 97'inci yıldönümü dolayısıyla özel gündemle toplanan Meclis Genel Kurulu'nda açıklama yaptı.

Kılıçdaroğlu'nun konuşması sırasında yeni anayasa sistemi ile gelen cumhurbaşkanına vekalet sistemini eleştirmesinin ardından Meclis'te tartışma çıktı.

"MECLİS'İN İTİBARINI SATIYORSUNUZ"

Konuşmasında sık sık sesini yükselten Kılıçdaroğlu "Meclis'in itibarını satıyorsunuz. Milletin iradesi kimseye teslim edilemez. Milli irade varsa burada tecelli etmiştir. Hiçbir makam, mevki TBMM'yi feshedemez. Nokta..." diyerek Anayasa değişikliğini eleştirdi.

Kemal Kılıçdaroğlu'ndan Meclis'te gergin konuşma

Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satır başları:

GENSORU

"Milli Mücadeleyi yönetmesi nedeniyle dünyada tek Gazi Meclis olan TBMM, kurulduğu günden beri hükümetleri denetleme görevini sürdürdü. TBMM kurulduğu ilk günden beri denetim sorumluluklarından ödün verilmedi. En zor koşullarda bile TBMM denetleme görevini yapmış, hiç kimse memleket savaş halinde bu gensoruyu neden veriyorsunuz dememiştir.

YSK tarafından meşruiyeti tartışmalı hale getirilen mühürsüz seçim nedeniyle bizler bu kürsüden bir sayın bakana soru soramayacağız.

En zor durumda bile TBMM görevini yapmış, kimse 'Gensoruyu neden soruyorsunuz?' diye sormamıştır.

Milletvekillerinin bu gensoru yoluyla denetim yetkilerini kullanmaları sorun edilmemiş, ayak bağı olarak kabul edilmemiştir. YSK tarafından meşruiyeti tartışmalı hale getirilen mühürsüz seçimle bizler bir bakana soruyu soramayacağız.

FESİH YETKİSİ

Yaratılan bu acı tabloyu vicdanı sızlayan herkesin iyi duymasını isterim. Bu bağlamda milli mücadelenin hemen sonrasında müzakerelerine başlanan yeni anayasa tartışmalarını da hatırlatmakta fayda görüyorum. 1924 yılında. Cumhurbaşkanı gerekçesini millete ve devlete belirtmek şartıyla Meclis'i feshedebilir denir. Buna rağmen fesih yetkisine karşı çıkmışlardır.

"HİÇBİR MAKAM, MEVKİ TBMM'Yİ FESHEDEMEZ, NOKTA"

Rahatsız olduğunuzu biliyorum, milli irade milli irade diyorsunuz. Milli irade varsa burada tecelli etmiştir. Hiçbir makam, mevki TBMM'yi feshedemez,Meclis'in itibarını satıyorsunuz, nokta.

Sayın Başkan ben bu Meclis'in itibarını korumak zorundayım. Ben milli iradeye saygı göstermek zorundayım.

"TARİH ASLA UNUTMAYACAK"

Tarih böyleyken TBMM köklü geçmişine sahip çıkmak yerine Meclis'i fesih yetkisinin 1 kişiye verilmesini istemiştir. Bu anlayış milli iradenin reddidir. Tarih asla unutmayacaktır.

Sayın Cumhurbaşkanı yurt dışına çıktığında ona vekillik ediyorsunuz. Aynı zamanda tüm parti gruplarına karşı da tarafsızlığınızı korumak zorundasınız. Yeni tek adam rejiminde siz sayın cumhurbaşkanına vekalet edemeyeceksiniz. Vekaleti seçimle gelen değil, atama ile gelen başkan yardımcısı yapacaktır. Bu durum darbe dönemlerine uygun bir uygulamadır.

TBMM İTİBAR KAYBINA UĞRADI

Devlet yönetiminde liyakat değil, keyfi yönetim anlayışının egemen olmasının yolu açılmıştır. Bugün TBMM, büyük bir itibar kaybına uğramıştır, yetkileri alınmıştır. YSK dahi, TBMM'nin çıkardığı kanuna uymamayı kural edinmekte, kanunsuzluğu kural edinmektedir.

Yüzde 10 seçim barajı milli egemenliği hiçe sayan, yurttaşların tercihlerini görmezden gelerek temsiliyet hakları çalan, çarpık bir zihniyetin ürünüdür. Bu düzenlemeyi savunanların darbecilerle aynı paralelde olduklarını da unutmamak gerekir.

Ben Türkiye'yi seçimle gelenlerin yönetmesini isterim. Seçimle gelen bir kişinin yerine yine seçimle gelen birinin devleti idare etmesini isterim. Ancak ve ancak darbe dönemlerinde seçimle gelmeyenler Türkiye'yi yönetmiştir. Bir gün bile olsa, bir saat bile olsa, bir dakika bile olsa, bir saniye bile olsa, seçimle gelmeyenlerin ülkeyi yönetmesi demokratik değildir, nokta. ".

ten tutuklanan in serveti dikkat çekti
Rüşvetten tutuklanan hakimin serveti dikkat çekti

soruşturmaları kapsamında tutuklanan işadamından alırken suçüstü yakalandığı öğrenilen in serveti de şaşırttı. Hakimin mal varlığında yapılan incelemede 2 milyon lira değerinde bir  villası ve Q7 marka lüks bir cipinin de olduğu belirlendi.

soruşturmaları kapsamında tutuklanan ve daha sonra serbest bırakılan işadamı Fikret İnan'dan aldığı ve tekrar almak için zorladığı iddiasıyla suçüstü yakalanarak gözaltına alınan ve dün gece tutuklanan 3. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı HASAN Akdemir kendisine 'kumpas' kurulduğunu iddia etti.

İfadelerinde 'FETÖ ile en etkili mücadele eden' isim olduğunu söyleyen Akdemir 'kripto FETÖ' mensuplarının, Fikret İnan'ın ve savcılığın kendisine 'kumpas' kurduğunu savundu. Mal varlığındaki lüks cipini 'boyalı' diyerek savunan Akdemir, rüşvet konuşmalarını ise Fikret İnan'dan çekindiği için 'Kin ve intikam duygularını söndürmek için yaptım' diye açıkladı. Akdemir'in birlikte tutuklandığı avukat Serap Bindal'ın ofisinin bir anahtarının da hâkim Akdemir'de olduğu, avukat Bindal'ın Akdemir'in mahkemesinde sanık olduğu da belirlendi.

SUÇÜSTÜ YAKALANDI

Soruşturma dosyasına göre 3. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Hasan Akdemir, Sulh Ceza Hâkimi olduğu dönemde tutukladığı işadamı Fikret İnan'ı serbest bırakmak için rüşvet aldı. Ardından 50 bin dolar daha vermesi için avukat Serap Bindal aracılığıyla baskı yaptı. Fikret İnan da durumu HSYK'ya bildirdi. HSYK'nın da Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığını bilgilendirmesi sonucunda, operasyon yapıldı ve 50 bin dolar rüşveti Fikret İnan'dan almak için Serap Bindal'ın ofisine gelen Akdemir suçüstü yakalandı. Dün gece de avukat Bindal ile birlikte tutuklandı.

'AVUKATLAR ADIMI KULLANMIŞ'

Hâkim Akdemir ifadesinde kendini şöyle savundu:

'Anladığım kadarıyla bu iki şahıs (Avukat Halil Can Polat ve Yusuf ...) benim üzerimden bir senaryo yazarak Fikret İnan'a 'Seni bu kayyım kararından bu senaryo ile kurtarırız' diyip kendisinden belki de milyonlarca dolar ya da lira almaya çalıştıklarına emin oldum'

'FETÖ BANA KUMPAS KURDU'

'Bu dosya çok kapsamlı ve dikkatli bir şekilde incelendiğinde kripto FETÖ bağlantılı, planlı, cumhuriyet başsavcılığı ve devletin yetkilerini kötüye kullanarak hakkımda algı operasyonu ile bir kumpas operasyonu olduğu görülülür. Bu operasyon dikkatle irdelendiğinde kripto FETÖ zincirin ortaya çıkması kuvvetle muhtemeldir. Fikret İnan, avukat Halil Canpolat, Yusuf denen şahıs, Metin Yandırmaz, Başsavcı Fehmi Tosun gibi gibi şahısların nasıl oluyor da bir araya gelip operasyon yapıyorlar. Oysa 20 yıllık hâkim olarak benim hakkımda deneyimli bir müfettişin görevlendirilmesi gerekmez mi? Hele hele Tokat'ta PKK, TİKKO, DHKP-C, Hizbullah; Maraş'ta Muhsin Yazıcıoğlu dosyası; Anadolu Adliyesi'nde FETÖ ile en çok mücadele etmiş bir numaralı olduğum da herkes tarafından bilindiği halde benim hakkımda işlem yapmak bu kadar basit mi?'

'Q7 ARABAM VAR AMA BOYALI'

Mahkeme Başkanı Hasan Akdemir'in yapılan mal varlığı incelemesinde 2 milyon lira değerinde bir villası ve Q7 marka lüks bir cipinin de olduğu belirlendi. Akdemir villasını '800 bin liraya aldım; 950 bin lira verene satarım ' diyerek savundu. Akdemir lüks cipi için ise 'Sanki sıfır almışım gibi algı operasyonu yapmışlar, 4 tarafı boyalı; iki parça değişimi olan bir araç' ifadelerini kullandı.

'ÇAĞLAYAN'DA DA ARKADAŞLARIM VAR'

Soruşturma dosyasında Akdemir'in rüşvet görüşmeleri sırasında alınan ses kayıtları yer aldı. Bu kayıtlardan birinde Akdemir 'Bu dava 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ne açılacak. İtirazlar 3. Ağır Ceza Mahkemesi olarak bana gelecek, ben çözerim' ifadelerini kullanıyor. Akdemir davaların daha sonra Çağlayan'daki Bölge Adliye Mahkemeleri'ne de gideceğini söyleyerek 'Orada da arkadaşlarım var. Umarım samimi olduğum bir arkadaşıma düşer' diye devam ediyor.

'STRATEJİ OLSUN DİYE SÖYLEDİM'

Akdemir bu konuşmalarını ise şu şekilde açıklıyor: 'Böyle bir konuşma geçti. Takdir edersiniz ki kendisinin tutukladığı ve bu yüzden de 30-40 milyon dolar mal varlığı olduğu söylenen bir şahsın bana beslediği husumet ve intikam duygusu beni çok rahatsız ettiği için stratejik davranmam gerekiyordu. Yeni benim tehlikeyi bir şekilde bertaraf etmem gerekiyordu. Çünkü değişik kanallardan bana tehditler geliyordu. Benim de eşim çocuklarım var. O cümleleri hedef şaşırtmak, adamın bana olan kin ve intikam duygusunu söndürmek için kullandım. '

AVUKAT, HÂKİMİN SANIĞIYMIŞ

Hâkime rüşvet için aracılık ettiği için tutuklanan avukat Serap Bindal'ın aynı zamanda Hasan Akdemir'in başkanı olduğu mahkemede yargılandığı da ortaya çıktı. Akdemir bu durum için de 'Davası olduğunu bilmiyordum' dedi. Ayrıca avukatın ofisinin bir anahtarının da hâkim Akdemir'de olduğu belirlendi. Akdemir 'Zaman zaman o ofiste çalışıyordum' diyerek kendini savundu. (Milliyet)

Hazırlık var, asker direkt girer

Hazırlık var, asker direkt girer

'nün Ankara ve çevre iller öğrenci yurtları sorumlusu tutuklu Mustafa H. İle firari yargı imamlarından Fatih A. arasındaki yazışması deşifre edildi.

Darbe hazırlığına ilişkin Aralık 2015'te yapılan yazışmalarda Fatih A.'nın, "Aslında bir sabahlık işi var hepsinin. 3 savcı yazacak iddianameyi. Kolluk gücü olarak asker gözaltı yapacak. Hakimler de iki günde işi bitirecek. HSYK üyelerini de medyayı da alacaksın. 1 haftada değişir her şey. Aramızda kalsın. Hazırlık yapıyorlar. Toplanacakların listesini oluşturuyorlar. Belki direkt asker girer" dediği belirlendi.

 

MÜEBBET İSTENDİ
Ankara Başsavcılığı'nca 15 Temmuz darbe girişiminden sonra başlatılan soruşturmalar kapsamında, Mustafa H.'nin 'nün yurt yapılanmasının çatı kuruluşu olan Konya merkezli bir derneğin gayriresmi yöneticisi olduğu saptandı. Tutuklanan Mustafa H. hakkındaki soruşturma tamamlandı. Savcılıkça hazırlanıp Ankara 18. Ağır Ceza Mahkemesi'nce kabul edilen iddianamede, Mustafa H.'ye "Anayasayı ihlal ve terör örgütü üyesi olmak" suçlaması yöneltildi. Suçlamalar kapsamında şüphelinin 1 kez ağırlaştırılmış müebbet ve 15 yıla kadar hapsi istendi. İddianamede şüphelinin FETÖ'nün kriptolu haberleşme programı 'u kullandığına dikkat çekildi. Savcılığın tespitine göre şüphelinin programı Ağustos 2014'ten Şubat 2016'ya kadar aktif olarak kullandığı kaydedildi. Şüphelinin ByLock'ta, "mharun111" kullanıcı adı ve çocuklarının baş harflerinden oluşan "rssy.12" şifresiyle yazıştığı kaydedildi.

imamlarının sı deşifre oldu

FETÖ imamlarının yazışması deşifre oldu

’nün üst düzey iki imamı arasındaki ları deşifre oldu. Yazışmalar, üst düzey isimlerin aylar öncesinden başlanılan darbe hazırlığından haberdar olduğunu ortaya koydu. Aralık 2015’te gerçekleşen bu yazışmalarda, “İki günlük işleri var" deniliyor.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 'nün Ankara ve bazı civar illerdeki öğrenci yurtlarının sorumlusu olan Mustafa Harput hakkında yürüttüğü soruşturmada, örgütün 15 Temmuz darbe girişimini aylar öncesinden planlamaya başladığını ve örgüt üst düzey kadrolarının bu hazırlıklardan haberdar olduğunu belgeleyen önemli delillere ulaşıldı.

YURTLARDAN SORUMLU İMAM ÇIKTI

FETÖ'cü darbe girişiminin ardından başlatılan soruşturma kapsamında, Konya merkezli YURTDER isimli derneğin örgütün yurt yapılanmasının çatı kuruluşu olduğu belirlendi. Harputlu'nun da bu derneğin gayri meşru yöneticisi olduğu ve örgüt adına Ankara ve civar illerde faaliyet gösteren öğrenci yurtlarındaki faaliyetleri organize ettiği tespit edildi. 30 Ocak 2017 tarihinde gözaltına alınan ve 13 Şubat'ta tutuklanan Harput'un örgütün kriptolu haberleşme programı 'u kullandığı anlaşıldı.

BYLOCK'U MESAJINI SİL TALİMATI

ByLock'u Ağustos 2014 ile Şubat 2016 tarihleri arasında aktif olarak kullandığı belirlenen Harput'un "mharun111" kullanıcı adı ve çocuklarının baş harflerinden oluşan "rssy.12" şifresi ile ByLock üzerinden 156 örgüt üyesiyle görüştüğü tespit edildi. Söz konusu konuşma içerikleri de deşifre edilen Harput'un çok sayıda akrabası için iş ayarlama görüşmeleri ile örgüt yurtlarının durumu hakkında mesajlaşmalar yaptığı görüldü. Harput'un ayrıca kendisine bağlı örgüt yurtlarına yapılacak baskınlara karşı ByLock üzerinden görüşmeler yaptığı ve yurt sorumlularına dijital verilerin yok edilmesi konusunda talimatlar verdiği ortaya çıktı.

İŞ 4 SENEYE KALIRSA GEMİ ÇOK SU ALIR

Harput'un örgütün yargı imamlarından firari Fatih A. ile mesajlaşması ise dikkat çekti. FETÖ'nün Hava Kuvvetleri İmamı firari Adil Öksüz'ün teröristbaşı Fetullah Gülen'in talimatıyla darbe hazırlıklarını başlattığı Aralık 2015'e denk gelen konuşmalara göre, Fatih A.'nın darbe girişiminin şifrelerini verdiği görüldü. Zor günlerin kendilerini beklediğini ifade eden Fatih A. "İş 4 seneye kalırsa gemi çok su alır Allah muhafaza. Şeytan bunlar" dediği görülüyor.

"3 SAVCI İDDİANAMEYİ YAZACAK ASKERLER GÖZALTI YAPACAK
2 GÜNDE BİTER"

Fatih A. konuşmalarında ayrıca yargı ve emniyet içerisindeki mensupları aracılığıyla meşru hükümetin devrilebileceğinin de mesajını verirken 17-25 Aralık'ın da örgütün darbe girişimi olduğunu itiraf ediyor. Fatih A.'nın mesajlarının o bölümü ise şöyle: "Aslında bir sabahlık işi var hepsinin. 3 savcı yazacak iddianameyi. Kolluk gücü olarak asker gözaltı yapacak. Hakimler de iki günde işi bitirecek. HSYK üyelerini de medyayı da alacaksın. 1 haftada değişir her şey. TV'ler anlatmaya başlasın bunları. Gerisi zaten ülkeyi ele almış olacaksın. 17-25 Aralık başarılı olsa böyle olacaktı zaten. 17-25 Aralık'ı neden yaptık o zaman. Böyle gitmemeli süreç. Anormal durumlar çıkmaya başlar bir müddet sonra."

Hazırlık var şu an direkt asker girer

Fatih A.'nın konuşmasının son bölümünde ise FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimine hazırlık yaptığını ortaya koyuyor. A.'nın mesajında, "Aramızda kalsın. Hazırlık var şu an. Yaparlar mı bilmiyorum. Toplanacakların listesini oluşturuyorlar. Belki direkt asker girer" dediği anlaşıldı. Mustafa Harput'un "Çatışma olur?" sorusu üzerine ise A., "Yok ya kim çatışacak. Mısır'daki kadar bile olmaz. Medya elde olursa her şeyi anlatabilirsin. 4 yılda bu süreç gitmez, kaldırılamaz" karşılığını veriyor.

USB'leri yedekleyip kaldıracağız

Harput'un 156 örgüt üyesiyle gerçekleştirdiği o görüşmelerin birinde, "Abiler Sa. Bir bilgi geldi. Yurtlara gece denetimi başlatacaklarmış. Yurtlarda usulsüz kalan olmasın" dediği görüldü. Başka bir mesajda ise Harput, "Abiler cumartesi gelirken hizmet amaçlı kullandığınız tüm usbleri getirmenizi istiyoruz, terbirli olsun. USB'leri getirirken içini de tutulması gereken önemli gördüğünüz bilgiler olsun. Onları alıp yedekleyeceğiz. Sonra da tüm USB'ler ve bilgisayarlar ikinci bir emre kadar tedbir amaçlı olarak kaldırılacak. Aynı şeyler tüm iller için geçerli" ifadesini kullandı.

Konuşmaları inkar etti

Soruşturmayı tamamlayan savcılık, öğrenci yurtlarının sorumlusu Mustafa Harput hakkında "Terör örgütü üyesi olmak" suçundan, 15 yıla kadar, "Anayasayı ihlal" suçundan ise bir kez ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle dava açtı. İddianame, Ankara 18. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Söz konusu ByLock konuşmaları önüne konulan Harput, savunmasında, ByLock'u kullanmadığını ve konuşmaların kendisine ait olmadığını iddia etti. Harput ayrıca, konuşmalarındaki isimleri de tanımadığını, darbe girişimi ve darbe hazırlığı ile ilgili önceden bilgisi olmadığını savundu. Öte yandan, HTS kaydına göre, Harput ile Fatih A. arasında 108 telefon irtibatının olduğu da belirtildi. Harput'un teröristbaşı Gülen'in talimatının ardından Bank Asya'ya 85 bin 997 TL para yatırdığı da saptandı. - Yenişafak

Bu haber 171020 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x
Yüksek Askeri Şura toplandı! Başkan Erdoğan liderlik ediyor: Komutanları terfi ve emeklilikleri masada
Yüksek Askeri Şura toplandı! Başkan Erdoğan liderlik ediyor:...
"Terörsüz Türkiye" komisyonu mesaiye başladı! Kurtulmuş'tan...