Giriş Tarihi: 21.11.2016 16:17 Son Güncelleme Tarihi: 21.11.2016 20:32
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan önemli açıklamalar
Cumhurbaşkanı Erdoğan İstanbul'da, NATO Parlamenterler toplantısında konuştu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Hilton Bomonti Otel'de NATO Parlamenter Asamblesi Sonbahar Genel Kurul toplantısına katıldı.
NATO temsilcilerinin karşısında teröristlerin elinde bulunan silahların, dost ülkelerin ürettiği silahlar olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan "Bir terörist başka teröristle savaşıyor diye iyi diyebilir misiniz?" diye sordu;
TERÖRİSTLERİN ELİNDE DOSTLARIMIZIN ÜRETTİĞİ SİLAHLAR VAR
"Bilir misiniz, Irak ve Suriye'de bizim terör örgütü ilan ettiğimiz örgütlerin elinde dostlarımızın ürettiği silahların çıktığını, bu silahların seri numaraları bizde mevcut. Bunları kendilerine söylediğimizde hiç ilgilenmiyorlar. Ya eski dönemde verilmiş silahlardı, ya da YGP/PYD'yi terör örgütü kabul etmiyoruz diyor. Bir terörist başka teröristle savaşıyor diye iyi diyebilir misiniz? Biz bu bölgenin nabzını en iyi tutan ülkeyiz.
Onlarla bizim tarihi, kültürel, her türlü birlikteliğimiz var. Akrabalık bağlarımız var. Halep'i vuranlar belli ama Halep'te yaşayanların Gaziantep'te ve Kilis'te yaşayanlarla akrabalık bağları olduğunu Batı biliyor mu? Bizim canımız yanıyor. Canı yanmayanlar TV ekranlarına bakıp ah vah ediyor, o kadar. Milletimiz bu manzara karşısında haklı tepki içindedir."
Erdoğan: Terör örgütü PKK'nın AB'de rahat dolaşmasını hazmedemiyoruz

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Hilton Bomonti Otel'de NATO Parlamenter Asamblesi Sonbahar Genel Kurul Toplantısı'nda konuştu. Katılımcı ülke temsilcilerine, terör örgütleri mensuplarının ülkelerinde rahatça hareket ettiklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Terör örgütleri mensuplarının ülkelerinizde rahatça hareket etmelerine, propaganda yapmalarına, militan devşirmelerine, tehditle haraç toplamalarına engel olmanızı istiyoruz. Özellikle Avrupa Birliğinin terör örgütü olarak ilan ettiği PKK'nın Avrupa Birliği üyesi ülkelerde çok rahat dolaşmasını ve buralarda terörist başının posterleriyle aynı şekilde parlamento binasının koridorlarında afişleriyle cirit atmalarını terör mağduru bir ülke olarak, biz hazmedemiyoruz. Dolayısıyla bu konuyla ilgili olarak tüm dostlarımızın gerekli tedbiri alması gerekir. Eğer gerekli tedbir alınmazsa bir gün bumerang gibi bu dönüp dolaşıp onları da vuracaktır, bunun da haberini vereyim" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye, terör örgütleriyle Avrupa başta olmak üzere dünyanın geri kalan bölümü arasında adeta bir set gibidir. Eğer biz bu mücadelede başarısız olursak, yani bu set yıkılırsa teröristler tıpkı bir sel gibi tüm dünyayı ateşe ve kana bulayacaktır. Biz diyoruz ki 'gelin bu seti zayıflatmak yerine güçlendirelim." dedi.
"MESELELERİN DAHA KAPSAYICI PLATFORMLARDA ELE ALINMASI GEREKİYOR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Günümüz dünyasında hiçbirimiz bir yangın çıktığında 'nasıl olsa dumanı ve ateşi bana gelmez' diyemeyiz. Böyle bir şansımız yok. Er ya da geç bu yangın, bu duman bize de ulaşacaktır. Tehditlerin küreselleştiği ve güç dengelerinin değiştiği böyle bir dönemde mevcut kurumların da kendilerini gözden geçirmeleri şarttır. Bu tehditlerin bertaraf edilmesi ve fırsatların kazanımlara çevrilebilmesi için meselelerin daha kapsayıcı platformlarda ele alınması gerekiyor." diye konuştu.
"NATO SADECE BİR SAVUNMA ÖRGÜTÜ DEĞİLDİR"
NATO'nun sadece bir savunma örgütü olmadığını ifade eden Erdoğan, "Unutulmamalıdır ki NATO hiçbir zaman sadece ortak tehditlere karşı kurulmuş bir savunma örgütü olmamıştır. NATO demokratik değerleri geliştirme idealine bağlı olan devletleri bir araya getirmiş bir güvenlik platformudur." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan "NATO sadece bir savunma örgütü değildir"
"TERÖR ÖRGÜTÜ PKK'NIN AB'DE RAHAT DOLAŞMASINI HAZMEDEMİYORUZ"
"Türkiye'ye sağlayacağınız destek, ortak güvenliğimize kasteden terör örgütüyle mücadelemize güç katacaktır. FETÖ ile iltisaklı yapılanmalara karşı mücadelemizde sizlerin desteğine güveniyoruz. Aynı şekilde DEAŞ ve PKK başta olmak üzere insanlığın müşterek değerlerine düşmanlık konusunda birlikte hareket eden tüm terör örgütlerine karşı verdiğimiz mücadeleye desteğinizi bekliyoruz.
"Eğer gerekli tedbir alınmazsa bumerang gibi onları da vuracaktır"
Terör örgütleri mensuplarının ülkelerinizde rahatça hareket etmelerine, propaganda yapmalarına, militan devşirmelerine, tehditle haraç toplamalarına engel olmanızı istiyoruz. Özellikle Avrupa Birliğinin terör örgütü olarak ilan ettiği PKK'nın Avrupa Birliği üyesi ülkelerde çok rahat dolaşmasını ve buralarda terörist başının posterleriyle aynı şekilde parlamento binasının koridorlarında afişleriyle cirit atmalarını terör mağduru bir ülke olarak, biz hazmedemiyoruz. Dolayısıyla bu konuyla ilgili olarak tüm dostlarımızın gerekli tedbiri alması gerekir. Eğer gerekli tedbir alınmazsa bir gün bumerang gibi bu dönüp dolaşıp onları da vuracaktır, bunun da haberini vereyim. Terör öğütlerine karşı ikircikli tavır gösteren ülkeler bunun bedelini eninde sonunda kendi topraklarında ödeyeceklerdir. Terör örgütlerini kaynağında imha ediyoruz. Eğer biz bu mücadelede başarısız olursak teröristler tüm dünyayı kana bulayacaktır. Terörizmle mücadelede Türkiye'ye verilen destek kendilerini de güvenceye alacaktır."
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN NATO PARLAMENTER ASAMBLESİ SONBAHAR GENEL KURUL TOPLANTISI'NDA KONUŞTUCumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasının satırbaşları şöyle:
İSLAM DÜŞMANLIĞI
"Yabancı düşmanlığı ve hatta sonuçları itibariyle İslam düşmanlığı belirli ülkelerin sınırlarını aşan bir niteliğe dönüşmüş durumda. Er ya da geç bu yangın bize de ulaşacaktır. Tehditlerin küreselleştiği ve güç dengelerinin değiştiği böyle bir dönemde mevcut kurumların kendilerini de gözden geçirmeleri şarttır. Fırsatların kazanımlara çevrilebilmesi için meselelerin daha kapsamlı ele alınması gerekiyor.
NATO'NUN GEÇİRDİĞİ DÖNÜŞÜM
NATO PA ülkelerinin parlamenterleri arasında sürdürülen istişareler devletler arası ilişkilere de ayrı bir dinamizm kazandırıyor. Kapsamlı güvenlik anlayışının öneminin arttığı günlerde diyalog ve işbirliğini güçlendirmeye ihtiyaç duyuyoruz. Bugün bu salonda 28 ülke değil, Kafkasya'dan Uzakdoğu'dan gözlemci ülkelerin temsilcileri de bulunuyor. Bu manzara NATO'nun geçirdiği dönüşümü de yansıtıyor.
NATO üyesi ve gözlemci ülkelere olarak bulunduğumuz bu zor süreci temel insani değerleri, hakkı, hukuku güçlendirerek geride bırakabilirsek bütün dünyaya katkı sağlamış oluruz. Bunun için NATO'yu küresel görevlerinin gerektirdiği bakış açısı ve güce ulaşmak için daha çok çalışmalıyız.
TÜRKİYE VE NATO
Türkiye NATO'nun gündeminde de üst sıralarda yer alan buhranlarla başetmeyi günlük sorunlar haline getirmek zorunda kalan bir ülkedir. Temmuz ayında Varşova'da gerçekleştirilen NATO zirvesi sırasında kritik kararlar alındı. Tiran'da NATO PA'da Varşova zirvesi öncesi önemli istişare ortamı sağladı. Varşova'da sağlanan zirvenin İstanbul'la sağlamlaştırıldığına inanıyorum.
15 TEMMUZ GECESİ
NATO demokratik değerleri geliştirme idealine bağlı ülkeleri bir araya getiren güvenlik platformudur. 15 Temmuz gecesi demokrasiye bağlılığını ispatlamış bir ülkede düzenleniyor olması bu toplantının ayrı öneme sahiptir. O gece Türkiye ve tüm dünya terörün yeni bir yüzüne ve terörle mücadelenin farklı bir yüzüne şahit oldu. TBMM'yi bombalama hainliği gösteren darbecilere aziz milletimin seçilmiş temsilcileri verdi. Medyamız birlik ve beraberlik çağrımızın halkımıza ulaştırılmasını sağladı. Bugün şayet şahsım, bakan ve milletvekili arkadaşlarım burada birlikteysek, milletimizin o gün gösterdiği destansı mücadele sayesindedi. 15 Temmuz'dan bu yana eli kanlı FETÖ ile kararlı bir şekilde mücadele ediyoruz.
OHAL
TC Anayasası'na uygun olarak ilan ettiğimiz OHAL çerçevesinde darbe izlerini silmek ve terör örgütlerini etkisiz hale getirmek için her önlemi alıyoruz. Anayasal sınırlar içerisinde sürdürülüyor. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ülkemizden desteğini esirgemeyen dostlarımıza teşekkür ediyorum.
PKK'NIN ÇOK RAHAT DOLAŞMASI...
Terör örgütlerinden kaynaklanan tehdit hepimize yöneliktir. Mücadelenin de ortak verilmesi gerekiyor. Terör örgütüyle mücadelemize vereceğiniz destek bize güç katacaktır. DEAŞ ve PKK başta olmak üzere insanlığın müşterek değerlerine düşmanlık konusunda mücadele ettiğimiz tüm terör örgütlerine karşı desteğini bekliyoruz. AB'nin terör örgütü olarak ilan ettiği PKK'nın çok rahat dolaşmasını ve terörist başının posterleriyle, parlamanto binası koridorlarında afişlerle cirit atmalarını hazmedemiyoruz. Tüm dostlarımızn gerekli tedbir alması gerekir. Alınmazsa, terör bumerang gibi bir gün vuracaktır.
DAHA GÜÇLÜ DESTEĞE İHTİYACIMIZ VAR
Türkiye olarak terörizme karşı yürütttüğümüz mücadelede daha güçlü desteğe ihtiyacımız var. Terör örgütlerine karşı ikircikli tavır içinde olanlar bedelini ödeyeceklerdir. Biz bu tecrübeyi güvenlik güçlerimizin ve vatandaşlarımızın canı pahasına elde ettik.
Bizim kimsenin toprağında gözümüz yok. Kimsenin egemenlik haklarıyla da sorunumuz yok. Tecrübelerimiz ışında terör örgütlerini kaynağında imha etmeye çalışıyoruz. Biz bu mücadelede başarısız olursak teröristler sel gibi tüm dünyayı ateşe ve kana bulayacaktır. Gelin bu seti güçlendirin. Terörizmle mücadelede Türkiye'ye verilen her destek o ülkenin kendisine güvence altına almasını sağlayacaktır.
TÜRKİYE NATO'NUN VAZGEÇİLMEZ PARÇASI OLMUŞTUR
NATO bünyesinde 2. büyük orduya sahip olan Türkiye soğuk savaş boyunca NATO'nun vazgeçilmez parçası olmuştur. Türkiye ulusllararaası barışın korunması için askeri ve siyasi destek vermeyi sürdürüyor. Bilindiği gibi Suriye'deki krizin başından bu yana siyasi çözüm arayışlarında ön saflarda yer aldık. İnsani sorunların çözümü konusunda hiçbir fedakarlıktan kaçınmadık. 3 milyon Suriyeli ve Iraklıya biz sahip çıktık. Şu ana kadar yaptığımız harcamalarda bize söz verilen destekler de cüzi bir miktarda kaldı. Ayrıca sınır hattımızın öteki tarafındaki Suriyeliyi de açlığa ve ölüme terk etmedik. Türkiye'nin bu yükü omuzlayacak kudrette bir ülke olması kurumları da korudu. Avrupa'ya mülteci akını olunca hemen panikledi.
YPG'Yİ TERÖR ÖRGÜTÜ KABUL ETMİYORLAR
Bilir misiniz, Irak ve Suriye'de bizim terör örgütü ilan ettiğimiz örgütlerin elinde dostrlarımızın ürettiği silahların çıktığını, bu silahların seri numaraları bizde mevcut. Bunları kendilerine söylediğimizde hiç ilgilenmiyorlar. Ya eski dönemde verilmiş silahlardı, ya da YGP/PYD'yi terör örgütü kabul etmiyoruz diyor. Bir terörist başka teröristle savaşıyor diye iyi diyebilir misiniz? Biz bu bölgenin nabzını en iyi tutan ülkeyiz. Onlarla bizim tarihi, kültürel, her türlü birlikteliğimiz var. Akrabalık bağlarımız var. Halep'i vuranlar belli ama Halep'te yaşayanların Gaziantep'te ve Kilis'te yaşayanlarla akrabalık bağları olduğunu Batı biliyor mu? Bizim canımız yanıyor. Canı yanmayanlar TV ekranlarına bakıp ah vah ediyor, o kadar. Milletimiz bu manzara karşısında haklı tepki içindedir.
Kuran'ı öptü diye eleştirilen Belarus liderinden açıklama
Erdoğan'ın Belarus ziyaretinde Kur'an-ı Kerim'i öpüp alnına koyduğu gerekçesiyle eleştirilen Belarus lideri Aleksandr Lukaşenko yanıt verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, 11 Kasım'da yaptığı Belarus ziyareti sırasında Belarus Müftüsü Ebubekir Şabanoviç tarafından Kur'an-ı Kerim hediye edilmiş, Cumhurbaşkanı Erdoğan da Kur'an-ı Kerim'i öperek alnına koymuştu.
Belarus lideri Lukaşenko da aynı hareketi tekrarlamış ve bu davranışından dolayı bazı kesimler tarafından eleştirilmişti.

"BEN ONLARIN DA BAŞKANIYIM"
Konuyla ilgili Belarus’ta on binlerce Müslüman’ın yaşadığını belirten Lukaşenko, “Ben onların da başkanıyım. Müslümanlar bize hiçbir zaman sorun çıkarmadılar. Belarus’ta tüm halklar, tek bir halkı oluşturuyor” dedi.

Kuran'ı öptüğü için kendisine gelen eleştirileri yanıtlayan Belarus lideri, “Erdoğan ile birlikte açılışındaydık. Kendisine hediye edilen Kur'an-ı Kerim'i öptü. Bana da aynı Kuran’ı verdiler, ne yapmam gerekiyordu? Bu hareketi ben de tekrar ettim” dedi.

Lukaşenko, Cumhurbaşkanı Erdoğan için 'yakın dostum' ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Belarus ziyareti
Erdoğan'ın Şangay çıkışı Almanları çıldırttı
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Şangay Beşlisi'nden biri olabiliriz" sözleri üzerine AB ve NATO'da tedirginlik başladı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, "Türkiye’nin Şanghay Beşlisi içinde yer alması, çok rahat hareket etmesini sağlar" sözlerine Rusya ve Çin'den olumlu mesajlar gelmişti.
Gelişmelerin üzerine Avrupa Birliği üyesi ülkelerin yöneticileri ile NATO yöneticileri arasında Erdoğan'ın bu çıkışına tepki gösteren de oldu, ortamı yumuşatmaya çalışan da.
Alman Frankfurter Allgemeine Zeitung'da "Erdoğan'ın yeni dostları" başlığıyla bir analiz yayınlandı. Bu analizde hem Erdoğan'ın hem de Türkiye'nin giderek otoriterleştiği ve Batı değerlerinden uzaklaştığı, Doğu blokundaki otokrasilerle daha yakınlık kurduğu türden iddialar dile getirildi

İşte analizde yer alan ifadeler:
Türkiye, Avrupa'dan bir adım daha uzaklaşıyor ve doğudaki otokrasilere bir adım daha yaklaşıyor.
"ŞANGAY ÇOK GEVŞEK BİR BİRLİK"
Erdoğan, ülke olarak AB'ye "sabitlenmediklerini" aksine başka fırsatlar araştırdıklarını ve bu bağlamda Rusya ile Çin'in başını çektiği Asya rejimlerinden oluşan gevşek bir birlik olan "Şanghay Beşlisini" saydı. Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Putin ile Türkiye'nin üyeliğini görüştüğünü dile getirdi.
"İKİNCİ KURTULUŞ SAVAŞI DERKEN, BATI'DAN KURTULUŞ MU?"
Bununla, Erdoğan'ın Türkiye'nin "ikinci kurtuluş mücadelesi" sloganından neyi anladığı giderek anlaşılıyor. İlki, Osmanlı İmparatorluğu'nun devamı olarak 100 yıl önce Türkiye'yi ortaya çıkarmıştı. "İkinci Cumhuriyet" için verilen "yeni kurtuluş mücadelesiyle" ilgili olarak ise şu soru akla geliyor: Kimden kurtuluş? Batı'dan mı? Bir liberal demokrasi değerlerinden mi çözülme?
ERDOĞAN AB'DEN GELEN ELEŞTİRİLERİ DUYMAK BİLE İSTEMİYOR
Türkiye'nin yeniden yapılandırıldığı yönündeki Avrupa'dan gelen eleştirileri Erdoğan (artık) duymak istemiyor. O kendisini otokrat hükümdarlar arasında daha rahat hissediyor ve dolayısıyla tehlikeli bir bağımsızlığa doğru yöneliyor.
Cihan Medya hakkında flaş karar

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu Savcılığı, nöbetçi hakimliğe yazı yazarak aralarında Cihan Medya Dağıtım A.Ş'nin de bulunduğu 7 şirkette görevlendirilen kayyımların görevlerine son verilerek TMSF'ye devredilmelerini talep etti.
Talebi değerlendiren İstanbul 8'inci Sulh Ceza Hakimliği 4 Kasim tarihli kararında, Savcılığın yürüttüğü soruşturma kapsamında Feza Gazetecilik A.Ş., Cihan Haber Ajansı ve Reklamcılık A.Ş.'ye avukat Sezai Şengönül, avukat Tahsin Kaplan, avukat Metin İlhan'ın yönetim organının tüm yetkilerini kullanmak ve yeni yönetim kurulu oluşturmak üzere kayyım olarak atandıklarını hatırlattı. Kararda, Feza Gazetecilik A.Ş., Cihan Haber Ajansı ve Reklamcılık A.Ş. ve Irmak Radyo Televizyon A.Ş.'ye ait tüm mal varlıklarının OHAL kapsamında Kanun Hükmünde Kararname ile Maliye Bakanlığı'na devredildiği, bu şirketler yönünden kayyımlara yüklenen yetki ve sorumlulukların sona erdiği anlatıldı. Kararda, "OHAL kapsamında çıkarılan ve 1 Eylül 2016 tarihinde yayınlanan KHK uyarınca mevcut kayyımların tüm yetkilerinin TMSF'ye devredilmesine karar verildiği anlaşılmakla talebin kabulüne karar vermek gerekmişti" denildi.
Mahkeme, Cihan Medya Dağıtım A.Ş., Dunya Dağıtım A.Ş, Fia Prodüksiyon Radyo TV Reklam Org., İletişim Sanayi Tic. Ltd. Şti, Poyraz Matbaacılık A.Ş., Seyhan Matbaacılık A.Ş., Etiler Matbaacılık Yayıncılık A.Ş. ve Kule Matbaacılık Yayıncılık A.Ş için görevlendirilen kayyımlara ait tüm yetkilerin TMSF'ye devredilmesine karar verdi.
Mahkeme söz konusu devir işlemi suresince mevcut kayyımların görevlerinin devamına, ancak devir işlemi tamamlandıktan sonra görevlerinin sonlandırılmasına hükmetti.
Kılıçdaroğlu'ndan hükümete destek, CHP'ye eleştiri!

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun kardeşi Celal Kılıçdaroğlu, hükümetin FETÖ ile mücadelesini desteklediğini ve FETÖ ile mücadelenin çok iyi gittiğini ifade etti. CHP'yi ise FETÖ ile mücadelede gerekeni yapmamakla eleştiren Kılıçdaroğlu, "Atatürk'ün partisi, bu hale gelmesinden ötürü utanıyorum" dedi
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun kardeşi Celal Kılıçdaroğlu, Aydın'ın Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'ndan (FETÖ/PDY) temizlenmesi ve örgüt elebaşı Fetullah Gülen ile yandaşlarının hesap vermesi için 700 kişiyle Söke'den Didim'e kadar protesto yürüyüşü gerçekleştireceklerini belirtti.
Aydın'ın Kuşadası ilçesinde ailesiyle yaşayan Celal Kılıçdaroğlu (62), bütün vatandaşların FETÖ/PDY'ye yönelik operasyonlara destek vermesi gerektiğini söyledi.
Bu örgütün Aydın'daki birçok yeri "adeta ahtapot gibi" sardığını anlatan Kılıçdaroğlu, "Sonra ihalelerden, her şeyden şirketlerden şirket kurmuşlar, şirket üzerinde para aktarıyorlar. Pensilvanya'ya gönderiyorlar." ifadelerini kullandı.
"DİĞER BELEDİYELERDE TEMİZLİK VAR, CHP'DE TEMİZLİK YOK"
Ülke genelindeki FETÖ/PDY operasyonlarının benzerinin CHP'li belediyelerde de yapılması gerektiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"FETÖ'yü temizlemek istiyoruz Türkiye'den. Fakat bu zamanla olur. Öyle hemen birden olmaz. Bütün belediyeler FETÖ'ye yardım yapıyor. Diğer belediyelerde temizlik var maalesef bizim CHP'de temizlik yok. Genel Başkana da tam bilgi verilmiyor, yanlış bilgi veriliyor. Deniliyor ki 'Biz gittik baktık, yerli yerinde duruyor.' Yanlış bilgi verildiği için CHP Genel Başkanı da pek umursamıyor, o kadar. Atatürk'ün partisi, bu hale gelmesinden ötürü utanıyorum. Partiye zarar verdikleri için."
"HÜKÜMETİN FETÖ İLE MÜCADELESİ ÇOK İYİ GİDİYOR"
"Burada herhangi bir partiyle işim olmaz, sadece bu Fetullah Gülen'in yaptıklarının, yandaşlarının, yediklerinin hesabını soracağız." diyen Kılıçdaroğlu, ailesiyle 25 Kasım Cuma günü protesto yürüyüşüne katılacağını söyledi. Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Yanımızda bayağı bir kitle var. Şu anda 700 kişi arkamızda, beraber yürüyeceğiz. Söke'den başlayıp yürüyeceğiz. Sebebi Aydın'ı FETÖ'den temizlemek için yapıyorum. Yaşadığım yer için. Bunları hep yaşadım, gözümle gördüm. İçişleri Bakanlığına da buradan sesleniyorum. Bu duruma bir el atsınlar. Hükümetin FETÖ ile mücadelesi çok iyi gidiyor. Şahsen takdir ediyorum. CHP'nin de yapması lazım. FETÖ'den temizlenmesi lazım."
Geçen yıl CHP Didim İlçe Başkanı adayı olduğunu belirten Ali Sakaroğlu da belediyelerdeki FETÖ/PDY temizliği için Celal Kılıçdaroğlu ile protesto yürüyüşüne katılacağını dile getirdi.
Şırnak'ta 8 terörist etkisiz hale getirildi!

Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), Şırnak Uludere kırsalına yapılan topçu atışları sonucunda 8 bölücü terör örgütü mensubunun etkisiz hale getirildiğini açıkladı.
TSK'dan yapılan açıklamada, "21 Kasım 2016 tarihinde alınan anlık istihbaratın değerlendirilmesi sonucu Şırnak Uludere kırsalına topçu atışları icra edilmiştir. Yapılan topçu atışları sonucu sekiz bölücü terör örgütü (BTÖ) mensubu etkisiz hale getirilmiştir. Bölgede kesintisiz keşif, gözetleme faaliyetlerine ve tespit edilen dinamik hedeflerin ateş altına alınmasına devam edilmektedir" denildi.
Yıldız Üniversitesi’nde 31 akademisyen ByLoçk’cu çıktı

Yıldız Teknik Üniversitesi'nde FETÖ operasyonu yapılan bir bölümü profesör 103 akademisyenden 31'i Bylock kullanıcısı çıktı.
FETÖ'nün Yıldız Teknik Üniversitesi yapılanmasına yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürüten soruşturma kapsamında 103 Akademisyen hakkında gözaltı kararı verilmişti.
Yıldız Teknik Üniversitesi'nde Fetullahçı Terör Örgütü yapılanması yönelik soruşturma kapsamında hakkında gözaltı kararı verilen 103 akademisyenden 31'nin ByLock kullandığı tespit edildi.
FETÖ ÜYELERİNİN "BYLOCK" KONUŞMALARI ORTAYA ÇIKTI İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Mehmet Şenay Baygın'ın talimatı üzerine İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince gözaltına alınan akademisyenlerin sayısı 79 oldu.
Geçtiğimiz Cuma günü hakkında gözaltı kararı verilen 103 şüpheliden, gözaltına alınan 79 akademisyenin, 11'inin profesör 16'sının doçent olduğu öğrenildi.
Şüphelilerin emniyetteki gözaltı işlemleri devam ediyor. Organize polisi ifade alma işlemlerini sürdürüyor.
FETÖ'cü akademisyen çift sınırı geçemeden yakalandı!

Edirne'de FETÖ üyesi oldukları iddia edilen akademisyen çift, sınırı yasa dışı geçmeye hazırlanırken yakalandı.
Edirne'de Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyesi oldukları iddia edilen akademisyen çift, sınırı yasa dışı geçmeye hazırlanırken yakalandı.
Alınan bilgiye göre, bir istihbaratı değerlendiren Edirne Jandarma Komutanlığı ekipleri Havsa ilçesinde bir otomobili durdurdu.
BEYAN ETTİKLERİ KİMLİK VE PASAPORT SAHTE
Araçtaki yolculardan kapatılan Turgut Özal Üniversitesi öğretim üyeleri Prof. Dr. M.Y ile eşi Doç. Dr. Ü.Y'nin beyan ettikleri kimlik ve pasaportun sahte olduğu belirlendi.
Örgütün şifreli haberleşme programı "ByLock" kullanıcıları oldukları iddia edilen çift ile araç sürücüsü K.A gözaltına alındı.
Bu arada, 4 gün önce askeri yasak bölgede yakalanan 9 Eylül Üniversitesinde görevliyken açığa alınan Z.B'nin ise gözaltındaki işlemleri devam ediyor.
FETÖ'cü Enes Kanter 15 Temmuz'u önceden biliyordu

Darbe girişiminin başarılı olacağına yönelik plan yapan FETÖ'cü Enes Kanter'in, Periscope'da canlı yayın yaptığı sırada 15 Temmuz hain darbe girişiminden daha önce haberinin olduğu görülüyor.
Enes Kanter sosyal medyada yaptığı yayında Türkiye'yi kastederek "Oraya da geleceğiz yakında biraz bekleyin, oraya da geleceğiz" dedi.
Enes Kanter'in yüz ifadesinden ve sözlerinden, 15 Temmuz hain darbe girişiminin başarılı olacağına inandığı rahatlıkla okunuyor.
TÜRKİYE'DE MARKA KAYDI YAPTIRMIŞTI
Darbe girişimini ağzından kaçıran Enes Kanter'in, 2 Haziran 2016'da Türkiye Patent Enstitüsü'ne marka kaydı yaptırdığı ortaya çıkmıştı. Enes Kanter 15 Temmuz öncesi tuvalet kağıdından, çamaşır suyuna kadar tüm ticari alanlarda ismini marka koruması altına aldı.
Enes Kanter'in başvurularında ise adres olarak, ABD'de faaliyet gösteren 'Niagara Foundation' isimli FETÖ vakfı gösterildi.
TÜRKİYE'YE GELİP TİCARETTE GÜÇLÜ OLMAYI PLANLIYORDU
Marka başvurusundaki adresin Gülen'in kurduğu bir vakıf olması, örgütün darbe sonrasında kuracağı ticaret ağını da gözler önüne seriyor. Ayrıca Kanter'in 6 bin kalemde başvuru yapması patent uzmanlarına göre bir rekor. Kanter bu başvurular için 100 bin lira harcama yaptı. Darbe sonrası Türkiye'ye dönmeyi planlayan Enes Kanter, ülke içinde marka yapılacak ve ticarette güçlü bir aktör haline getirilecekti.
FETÖ ELEBAŞINA BAĞLILIK YEMİNİ ETMEYE DEVAM ETTİ
Ancak darbe girişimi başarısız oldu ve FETÖ'nün planları tutmadı. Enes Kanter yine de elebaşı Gülen'e bağlılık yemini etmeye devam etti.

Karikatür adı altında iftira!

Mizahın asıl görevi güldürmek ancak kimi zaman kara propaganda ve algı operasyonu yöntemleri için kullanılıyor.
Dünyada bunun örnekleri yüz yılı aşkın bir zamandır görülüyor. Geçtiğimiz yüzyılıda 2. Abdulhamit'e yönelik kampanya bunun en önemli örneklerinden biri olmuştu. Karikatür adı altında iftira ve itibar suikastleri yapılmıştı.
Aynı zihniyet günümüzde de halen işbaşında.
Bu kez hedefte milli irade ve milli politikalar var.
Peki söz konusu kampanyaların perde arkasında kimler var? Kimlerden destek görüyorlar?
CEVABI İŞTE BU ANALİZDE:
Kadıköy'de kazı çalışmasında top mermileri bulundu!

Kadıköy'de, rıhtım güçlendirme ve yenileme çalışmaları kapsamında yapılan kazıda top mermileri bulundu. Bölgeye bomba imha uzmanları sevk edildi.
Edinilen bilgilere göre, İstanbul Büyükşehir Belediyesince gerçekleştirilen Kadıköy rıhtımını güçlendirme ve yenileme çalışmaları sırasında yapılan kazıda 6 adet top mermisi bulundu. Kazı çalışmasını yapan görevlilerin ihbarı üzerine olay yerine polis ekipleri sevk edildi. Polis çevrede güvenlik önlemleri alırken, top mermilerinin incelenmesi için bomba imha uzmanlarına haber verildi. Olay yerine uzman ekiplerin gelmesi bekleniyor.


Adalet Bakanlığı'ndan o habere yalanlama!

Adalet Bakanlığından, dün bir gazetede "Silivri Kitap Fakiri Çıktı" başlığıyla yer alan haberin gerçeği yansıtmadığı bildirildi.
Adalet Bakanlığından yapılan açıklamada, dün bir gazetede yayınlanan "Silivri Kitap Fakiri Çıktı" başlıklı haberdeki "10 yazar ve yöneticinin tutulduğu Silivri Kapalı Cezaevinde her koğuşa 1 kitap düşüyor. Avrupa'nın en büyük cezaevi olan Silivri'de yalnızca bin 750 kitap var. Yayınevlerinin gönderdiği kitaplar da memur azlığından okunup kütüphaneye konulamıyor" iddialarına ilişkin, açıklama yapılmasına ihtiyaç duyulduğu kaydedildi.
Açıklamada, Silivri Kapalı Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü içerisinde, 9'u kapalı, biri de açık olmak üzere 10 ceza infaz kurumu bulunduğu belirtilerek, bu kurumların tamamında yaklaşık 11 bin 750 tutuklu/hükümlü barındırıldığı aktarıldı.
Ceza infaz kurumlarının kütüphanelerinde 36 bin 254 kitap ve basılı yayın bulunduğu vurgulanan açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
"Ceza İnfaz Kurumlarımızın kütüphanelerinde mevcut olan kitap ve basılı yayınların listesi ilgili memurlar tarafından kendilerine verilmekte olup, talepleri halinde hükümlü ve tutuklulara kurum kütüphanesinden okuduktan sonra tekrar değiştirmek üzere yeteri kadar kitap verilmektedir.
Hükümlü ve tutuklular, kurum kütüphanelerinde mevcut olmayan süreli ve süresiz yayınları, kanun içeren yayınlar dahil olmak üzere bedelini kişisel emanet para hesabından karşılamak suretiyle kurumumuz dış kantin aracılığıyla sağlamaları mümkündür. Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan ve kamuoyunda algı oluşturmaya yönelik haberin gerçekle ilgisi bulunmamaktadır."
MHP Başkanlık Divanı AK Parti'nin anayasa teklifini görüştü!

Genel Başkan Bahçeli başkanlığında toplanan MHP Başkanlık Divanında, gündemdeki konuların yanı sıra AK Parti'nin anayasa değişiklik teklifi ele alındı.
MHP Başkanlık Divanı, Genel Başkan Devlet Bahçeli başkanlığında toplandı. Parti genel merkezindeki yaklaşık bir saat süren toplantının ardından açıklama yapılmadı.
Divan toplantısında, gündemdeki konuların yanı sıra anayasa değişiklik teklifinin ele alındığı öğrenildi. Genel Başkan Bahçeli, AK Parti'den geçen hafta gelen taslak ve hukukçularının çalışmalarını divan üyeleriyle değerlendirdi.
"Tepki çektiği için başkan değil, yetkili cumhurbaşkanı olarak getirilen teklif"in ana hatları üzerinde konuşulan toplantıda, MHP'nin üniter yapı ve "Anayasa'nın ilk dört maddesinin ruhunda yatan anlayış" konusundaki hassasiyetlerine bir kez daha dikkat çekildi.
MHP'nin, "zarfa değil mazrufa baktığı için devleti yönetme yetkisinin başbakandan cumhurbaşkanına geçmesine yönelik bir eleştirisi olmadığı" belirtilen toplantıda, "cumhurbaşkanının devleti yönetirken yapacağı eylemlerinin şeffaf, denetlenebilir ve hesap verebilir olması"nın önemine işaret edildi.
Toplantıda, büyük yetkilerle donatılan cumhurbaşkanının, yetkilerini kötüye kullanması durumunda soruşturma başlatılabilmesi için, 330 ve Yüce Divan'a sevk için 367 sayısının önemi de vurgulandı.
Bahçeli'nin TBMM parti grubunda yapacağı konuşmada, söz konusu teklife de değinmesi bekleniyor.
Darbeci Öztürk'ün emir astsubayı adliyede

Eski Hava Kuvvetleri Komutanı FETÖ'cü Öztürk'ün, Kayseri Garnizon Komutanlığı yaptığı dönemde emir astsubayı olan ve soruşturma kapsamında gözaltına alınan emekli A.Ü, adliyeye sevk edildi.
Eski Hava Kuvvetleri Komutanı ve Yüksek Askeri Şura üyesi Akın Öztürk'ün Kayseri'de Garnizon Komutanlığı yaptığı dönemde emir astsubayı olan ve Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimiyle ilgili soruşturma kapsamında gözaltına alınan emekli asker A.Ü, adliyeye sevk edildi.
Kayseri'de 2. Hava İkmal Bakım Merkez Komutanı ve Garnizon Komutanı olarak görev yaptığı dönemde Öztürk'ün emir astsubayı olan A.Ü'nün, İl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesinde işlemleri tamamlandı.

15 TEMMUZ GECESİ ÖZTÜRK'E BİLGİ VERMİŞTİ
Kayseri Eğitim ve Araştırma Hastanesinde sağlık kontrolünden geçirilen şüpheli, adliyeye gönderildi. Adliyeye sevk edilirken görüntülenen darbeci Öztürk'ün emir astsubayınında birçok FETÖ'cü hain gibi gülümsemesi dikkat çekti.
A.Ü, FETÖ'nün darbe girişiminin önemli isimlerinden Öztürk ile 15 Temmuz gecesi telefonda görüştüğü ve Kayseri'deki gelişmeler hakkında bilgi verdiği iddiasıyla gözaltına alınmıştı.
"O şeytanı oynadığım için sokağa bile çıkamıyorum"

TRT 1’de yayınlanan ‘Sevda Kuşun Kanadında’ dizisinde FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in gençliğini 'Fethi' karakteriyle canlandıran oyuncu Kürşat Kurnaz, kendisine gelen tepkilerden çekindiği için “Evden dışarıya tebdil-i kıyafetle çıkıyorum” diyor.
Türkiye, 15 Temmuz gecesi demokrasi zaferini verdi. Bu sürecin öncesi, şimdi birçok yapıma konu oldu. Başrollerini Yavuz Bingöl, Ufuk Bayraktar ve Müge Boz'un paylaştıkları 'Sevda Kuşun Kanadında' adlı dizi, 70'li yıllarda yaşanan naif aşk hikayeleri ekseninde dönemin sosyal ve siyasal arka planını masaya yatırıyor. 15 Temmuz darbe kalkışmasının da köklerine iniyor. Anlatılan olaylar paralel yapılanmayı mercek altına alıyor. Fethi karakteri de bu paralel örgütün lideri, gelecekte de yaşanacak olan 15 Temmuz darbe girişiminin baş mimari. Fethi karakterini oynayan Kürşat Kurnaz'la rolünü ve oyunculuk yaşamını konuştuk.
Profesyonel oyunculuk mesleğine nasıl başladınız? Çocukluğunuzdan beri hep istiyor muydunuz?
1989 Samsun Bafra doğumluyum. Çocukluk yıllarından beri hep oyuncu olmak istiyordum. Hitit Üniversitesi'nde makine mühendisliğini kazandığım yıl, Çukurova Üniversitesi Devlet Konservatuarı Oyunculuk Bölümü'nü de kazandım. Oyunculuk okudum. Okul bitince İstanbul'a yerleştim. Dizi alanında ilk rolüm 'Karadayı'da Fettah karakteri. Ardından 'Kara Para Aşk'ta Tolga Komiser rolünü oynadım. Sonra da 'Kolpaçino 3. Devre' filminde yer aldım.
ŞEYTAN'IN TA KENDİSİ
'Sevda Kuşun Kanadında'da Fethi karakterinin kim olduğunu öğrenince ilk tepkiniz ne oldu?
Senaryo bana geldiğinde ve Fethi karakterinin kim olduğunu söylediklerinde çok şaşırdım. Acaba seyirci beni nasıl karşılar diye çok tedirgin oldum. Yakın arkadaşlarım Erol Taş'ın kahvehanede dayak yemesi örneğini çokça verdi. Fakat bu aslında öyle de bir durum değil. Çünkü Erol Taş'ın oynadığı tüm roller Fethi karakterinin yanında melek kalır. Fethi Şeytan'ın ta kendisi, o bir hain. İnsanları kandırarak avuçlarına alan, tehdit eden, geçmişten beri Türkiye'yi yıkma hayalleri kuran biri. Ama profesyonel olmam gerekiyordu ve neticede ben kendimi iyi tanıyorum. Ayrıca birileri elini taşın altına koymalı, hain Gülen'in yaptıklarını anlatmalıydı.
'Sevda Kuşun Kanadında' dizisindeki 'Fethullah Gülen sahnesi'
Role seçilme ve sonrasında hazırlanma süreci hakkında neler söylersiniz? Rolü kabul ederken tedirgin oldunuz mu?
Bana ağustos ayı gibi rol teklifi geldi. En az bir ay kadar da karaktere hazırlandım. Bu süreçte internette Gülen'in videolarını izledim. Normalde Gülen'e veya gençliğine hiç benzemiyorum. Fakat deneme çekimlerinde saçım ve makyajım yapıldı, sonra da kıyafetim değişti. Kendimi aynada görünce ben de şaşırdım. Beni sette o zaman ilk kez gören Yavuz Bingöl, 'gerçeğini görmek istemem, sahtesi burada, makyajla çok benzemiş, şunu karavadan dışarıya atın' demişti. O an sokakta nasıl yürüyeceğimi düşünmeye başladım. Rolü kabul ederken de evet tedirgin oldum ama ben bir oyuncuyum. Seyirciye, tiyatroda, dizide ve sinemada gerçekleri göstermek gerek. Bu rolü kabul etmeden önce halkın gerçekleri sayemde göreceğinin farkına vardım. Bence bu önemli. Özellikle bir oyuncu için daha önemli.
Tepkiler ne boyutta? Aileniz, yakın çevreniz nasıl karşıladı?
Herkes Gülen'in gerçekte nasıl bir hain olduğunu bildiği için role hazırlanmam zor oldu. Hala da zor. Herkes önce bir 'nasıl yani?' dedi. Sonra da 'kendine dikkat et, gerçeği yurt dışına kaçtı, gelmiyor, seni bulup dövebilirler' dedi. Ailem hala tedirgin. Fakat onlar benim oyunculuğu neden seçtiğimi iyi biliyor. Tanınmamak için de evden dışarıya tebdil-i kıyafetle çıkıyorum; şapka takıyorum, atkı doluyorum ve montu kafama kadar geçiriyorum. Ama yine de tanıyanlar oluyor.
ONU İZLERKEN KANIM DONDU
Dizide Fethi'nin kötülüklerini nasıl izleyeceğiz?
Canlandırdığım karakter bir katil, uyuşturucu satıcısı da olabilirdi. 27 yaşındayım. Bu yaşıma kadar çok insan tanıdım. Ancak Fethi hepsinden beter. Role hazırlanırken Gülen'in videolarını izlediğimde, Türkiye'yi ta 20'li yaşlarında ele geçirmek istediğini öğrendim. Kanım dondu. İnsanların beynini nasıl yıkadığını, sistemin içine nasıl sızdığını hep beraber izleyeceğiz. Dizide Gülen'in 70'li yıllardan beri Türkiye'yi bölme, ele geçirme planlarını ve yabancı bağlantılarını kullanarak alçak oyunlarını nasıl hazırladığını bir bir göreceğiz.
'Sevda Kuşun Kanadında' dizisindeki FETÖ elebaşının kriz rolü!
15 TEMMUZ DARBE GİRİŞİMİ İÇİN NELER SÖYLEBİLİRSİNİZ?
O gece Kadıköy'de bir arkadaşımın evindeydim. Başka bir proje için rol çalışıyorduk. Sonrasında Mecidiköy'e geçmem gerekiyordu. Abim aradı. 'Neredesin?' diye sordu. Mecidiyeköy'e gideceğimi söylediğimde 'gidemezsin yollar kapalı' dedi. Biz arkadaşlarla ne olduğunu anlamaya çalışırken Twitter'a baktık, televizyonları açtık... O an şoke olduk. Darbe girişimi diyorlardı. Korktuk mu, evet. Dedim 'yandık'. Çünkü darbe demek karanlık bir gelecek demek... Daha sonra Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın 'sokaklara çıkın' çağrısıyla biz de evden dışarıya çıktık. Kadıköy'deydik. Sela sesleri yükseldi. Uçaklar patlamalı seslerle geçiyordu. Köprüye gitmeyi çok istedik ama yollar kapalıydı, gidemedik. Fakat giden başka arkadaşlarım var. Paralelcilerin açtığı ateşin arasında kalan arkadaşlarım da var... Askeriyenin, devletin içine sızan, PKK'yı da besleyen, Fethullah Gülen ve örgütüdür. O karanlık gece Türkiye aydınlandı, bu gerçeği gördü. Allah o günleri bir daha yaşatmasın ama yine olsa yine bir an düşünmeden çıkarım sokağa. 15 Temmuz, demokrasinin zaferi, bir milletin yeniden uyanışının gerçek hikayesidir.
(Karar)
Sivas'ta 271 kişi tutuklandı!

Sivas Cumhuriyet Başsavcısı Murat İrcal, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) 15 Temmuz darbe girişiminin ardından başlatılan soruşturmalar kapsamında 593 kişi hakkında yasal işlem yapıldığını, bu kişilerden 271'inin tutuklandığını söyledi.
Cumhuriyet Başsavcısı Murat İrcal, FETÖ'nün darbe girişiminin ardından başlatılan soruşturmalar hakkında bilgi verdi. Sivas Adliyesinde düzenlenen basın açıklamasında İrcal, "Soruşturmalar kapsamında bugüne kadar 593 kişi hakkında işlem yapıldı. Bu kişilerden 271'i hakkında 'anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs etmek, silahlı terör örgütüne üye olmak' suçlarından tutuklanma kararı verildi. 177 kişi hakkında ise adli kontrol tedbiri uygulandı. Halen gözaltında 58 kişi bulunmaktadır. Bu 58 kişiden işlemleri bitenler adliyeye sevk edilmektedir. 27 kişi ise firari olarak aranmaktadır" dedi.
"Bu yoldan dönüşümüz yoktur"
Bazı basın ve yayın organlarında ve bir kısım sosyal medya hesaplarında kamuoyunda bazı bilinen FETÖ mensubu olduğu iddia edilen kişilere karşı işlem yapılmadığı, bunların korunduğu şeklinde yalan yanlış bilgi ve belgelerin dolaştığını söyleyen İrcal, "Öncelikle bilinmelidir ki başta FETÖ örgütü olmak üzere, anayasal düzene kast eden tüm örgütlere karşı bu devlet etkin bir mücadele kararı almıştır. Bu iş sonuna kadar devam edecektir. Bu yoldan dönüşümüz yoktur. Ancak şu husus bilinmelidir ki Türkiye Cumhuriyeti Devleti yaşadığı tüm bu alçakça, haince ve hiç bir kural tanımaz saldırılara rağmen hukuka ve insan haklarına saygılı delillerle hareket eden, kin ve düşmanlıkla asla işlem yapmayan siyasi ve politik hiç bir baskı altına girmeyen ve sadece milletin emrinde olan bir yargı teşkilatına sahiptir. Belli yerlere bağlı olan ve oradan aldığı emir ve talimatlarla hareket eden yargı mensuplarını bünyesinden hızlı bir şekilde tasfiye etmesi de bu olgunun en büyük delilidir. 15 Temmuz sürecinden sonra ihraç edilen yargı mensuplarının sayısı 4 bin 500 hakim ve savcıyı kapsamaktadır ve hiç de küçümsenmeyecek bir rakamdır. Zira bu sayı maalesef yargı teşkilatımızın neredeyse üçte birine tekabül etmektedir ve oranlamaya vurulursa hiçbir kamu kurum ve kuruluşunda bu denli büyük bir faaliyet yaşanmamıştır" diye konuştu.
"Algı operasyonlarıyla soruşturmaları genişletmek istiyorlar"
Algı operasyonlarıyla FETÖ mensuplarının soruşturmalara ilgisiz kişileri çekmeye çalıştığını aktaran İrcal, sözlerini, şöyle sürdürdü:
"Algı operasyonlarına imza atmakta oldukça mahir olduğunu ve bir çok kez gösteren bu hain örgüt gelinen bu noktada artık mensuplarına umut pompalamakta ve soruşturmalarda haklı haksız ne kadar çok kişiyi soruşturmalara dahil ettirebilme yapılan işlemleri, itibarsızlaştırma ve kamuoyu vicdanında haksız duruma düşürme hesabındadır. Çünkü artık örgüt mensupları yaptıkları iftiralarla bağlı oldukları üst akılı yalancı ve sahtekar bir konuma sokmuştur. Tek bir çıkış yolu yelpazeyi genişleterek kendileri ile ilgili olmayan masum vatandaşları da soruşturmalara dahil ettirerek yürüyen soruşturmaları bu şekilde itibarsızlaştırma yolunu tutmuşlar, bunu yaparken de ilgili ilgisiz herkesi FETÖ'cü ilan etmeye başlamışlardır."
Türkiye Cumhuriyeti yargı teşkilatının milletin emrinde olduğunu ve sadece millete hesap vermekle yükümlü olduğunu ifade eden İrcal, "Türk yargısı delillerle işlem yapar, kin, garaz ile hareket etmez. Elinde bilgisi, belgesi olanın müracaat edeceği tek yer Cumhuriyet savcılıklarıdır. Sosyal medya hesapları üzerinden isimsiz imzasız yorum ve haberlerle iş ve işlem yapılmasını beklemek beyhude bir bekleyiştir. Bu asil milletin evlatları 15 Temmuz gecesi üzerine gelen tonlarca ağırlıktaki tankların altına vücutlarını siper etmiş, yağmur gibi yağan kurşunların önüne kendilerini atmışlardır. Şimdi ise gelinen noktada bu milletin ferdi iddiasında olan herkesten beklenen gelip bildiğini anlatması varsa elinde bir bilgi, belge ve delili altına imzasını da atarak Türk yargısına yardımcı olması gerekmektedir. 'Bana sıkıntı olması ben hiç bir şeye bulaşmayayım' diyerek ama isimsiz, imzasız, delilsiz ihbarlarla sosyal medya üzerinden yürütülen soruşturmaları kötüleyen yorum ve haberler bu örgütün yürüttüğü algı operasyonlarına hizmet etmekten öteye geçmemektedir ve 15 Temmuz şehitlerimize ihanet olduğu değerlendirilmektedir" ifadelerini kullandı.
(UY-SK-AŞ-Y)
21.11.2016 16:53:52 TSI
NNNN
İzmir merkezli FETÖ operasyonunda 4. dalga

FETÖ üyesi "yeğen" kod adlı gizli tanığın verdiği ifadeler doğrultusunda terör örgütüne İzmir merkezli 4. dalga operasyonu başlatıldı. Operasyonda 39 şahıs yakalandı.
İzmir merkezli 2 ilde yürütülen FETÖ operasyonunda, "Yeğen" kod adlı gizli tanığın verdiği bilgi doğrultusunda yapılan operasyonda hakkında yakalama kararı bulunan 44 şüpheliden 39'u yakalandı.
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürüttüğü soruşturma kapsamında İzmir Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, 'Yeğen' kod isimli gizli tanığın vermiş olduğu bilgiler doğrultusunda, FETÖ'nün İzmir yapılanmasına yönelik olarak daha önce 3 dalga halinde operasyon yapılmıştı. Yine "Yeğen" kod adlı gizli tanığın verdiği bilgiler doğrultusunda, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı, bugün sabaha karşı, İzmir merkezli Balıkesir'de çok sayıda adrese eş zamanlı dördüncü dalga operasyonu yaptı. Hakkında yakalama kararı bulunan 44 şüpheliden 39 şahıs yakalanırken firari şahısların aranmasını devam ettiği bildirildi. Adreslerde yapılan aramalarda çok sayıda örgütsel doküman, dijital malzemeler geçirildiği bildirildi. Şüphelilerin örgüt toplantılarına düzenli olarak katıldıkları, himmet adı altında terör örgütüne finans sağladığı, kurban adı altında vatandaşlardan para topladıkları, bu paraları yurtdışı seyahatlerinde kullandıkları ileri sürüldü. (Star)
Kurtulmuş: Kudüs'te ezanların susması kabul edilemez.

Hükümet sözcüsü Numan Kurtulmuş Bakanlar Kurulu sonrasında açıklamalarda bulundu. İsrail'in Kudüs'te ezan seslerini yasaklama girişimine ilişkin görüşünü de açıklayan Kurtulmuş bunu 'Kabul edilemez' olarak değerlendirdi.
Bakanlar Kurulu toplantısının ardından kameraların karşısına geçen Hükümet Sözcüsü Prof. Dr. Numan Kurtulmuş İsrail'in ezanları susturma girişimine ilişkin Türkiye'nin görüşünü açıkladı. İşte Kurtulmuş'un açıklamaları:
"İsrail'de, Mescid-i Aksa'da ve diğer camilerden ezan okunmasıyla ilgili kısıtlamanın gündeme getirilmesi, hiçbir bakımdan kabul edilebilecek bir durum değildir. İnanç, din, vicdan özgürlüklerine bütünüyle aykırı olan bir durumdur. İsrail'in ezan kısıtlaması kabul edilecek bir durum değil. Son derece yanlış bir teşebbüstür.
"KUDÜS'E HAKARETTİR"
Kudüs'ün tarihine, kültürüne, geçmişine hakarettir. Ben böyle bir yasağın uygulanmayacağını, böyle bir yanlışın yapılamayacağını, düzeltileceğini tahmin ediyorum. Bununla ilgili olarak da Türkiye'nin görüşü bellidir. İsrail'in ezanı kısıtlaması kabul edilecek bir durum değildir. Bu herhalde bütün dünyanın da karşı çıkacağı, çıkması gereken bir durumdur."
Numan Kurtulmuş: Bu bir af değil

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan kurtulmuş Bakanlar Kurulu sonrası basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Erken yaşta evlenenlerin mağduriyetlerinin giderilmesine ilişkin düzenlemeye ilişkin soruların yanıtlayan Kurtulmuş konuyla ilgili şunları kaydetti: Bu yapılan düzenleme bir ihtiyaca binaen, Türkiye'de fiilen var olan bir uygulamadan, törelerden kaynaklanan vesaire birtakım uygulamalardan kaynaklanan gerekçelerle gündeme getirilmiştir. Asla tecavüz suçlarını kapsamamaktadır. Bunun altını çizerek ifade etmek isterim, kapsamayacaktır da. Bu konuda eğer CHP ve MHP'nin başka teklifleri varsa bu teklifleri de değerlendirmeye hazırız. Tasarıyı titizlikle gözden geçiriyoruz.
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, Bakanlar Kurulu toplantısı sürerken gazetecilere yaptığı açıklamada, "Ekonomiyi yakinen takip ediyoruz. Ekonomide olağanüstü bir durum söz konusu değildir. Ekonomi Koordinasyon Toplantısı sürekli yapılan bir toplantıdır. İlgili kurumların bütün yetkilileri, Merkez Bankası, diğer kurullar hepsi bir araya gelir, ekonomi yönetimiyle birlikte kararlar alınarak devam edilir." ifadelerini kullandı.
Başbakan Yardımcısı ver Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş Bakanlar Kurulu toplantısı sonrası gazetecilerin sorularını yanıtladı. Kurtulmuş'un açıklamalarından önemli başlıklar şöyle oldu:

ERKEN EVLİLİK DÜZENLEMESİ
(Erken yaşta evlenenlerin mağduriyetlerinin giderilmesine ilişkin düzenleme) Bu yapılan düzenleme bir ihtiyaca binaen, Türkiye'de fiilen var olan bir uygulamadan, törelerden kaynaklanan vesaire birtakım uygulamalardan kaynaklanan gerekçelerle gündeme getirilmiştir. Asla tecavüz suçlarını kapsamamaktadır. Bunun altını çizerek ifade etmek isterim, kapsamayacaktır da. Bu konuda eğer CHP ve MHP'nin başka teklifleri varsa bu teklifleri de değerlendirmeye hazırız. Tasarıyı titizlikle gözden geçiriyoruz.
AK PARTİ TEKLİFİ GERİ ÇEKECEK Mİ?
Çok net söylediğimi düşünüyorum. Ortada parlamentoya gelen tekliften başka bir teklif yok. Muhalefet partileri de bu konuda somut bir düzenleme ile gelirse teklif gözden geçirilir.
İSRAİL'İN EZANI YASAKLAMASI
İsrail'de, Mescid-i Aksa'da ve diğer camilerden ezan okunmasıyla ilgili kısıtlamanın gündeme getirilmesi, hiçbir bakımdan kabul edilebilecek bir durum değildir. İnanç, din, vicdan özgürlüklerine bütünüyle aykırı olan bir durumdur. İsrail'in ezan kısıtlaması kabul edilecek bir durum değil. Son derece yanlış bir teşebbüstür.
ERDOĞAN'IN ŞANGHAY 5'LİSİ ÇIKIŞI
Türkiye dünyanın bütün bölgeleriyle eş zamanlı iletişim kurabilecek ender ülkelerden biridir. Türkiye'nin eli kuvvetlidir. Türkiye'nin dile getirdiği bir niyeti var.
ANAYASA GÖRÜŞMELERİ
Görüşmeler olumlu bir seyirde gidiyor. MHP bir karar verecek ondan sonra 330'u aşacak olduğumuz görüldüğü takdirde hızlı bir şekilde konu meclise gelecektir.
ÖTV DÜZENLEMESİ
Henüz cumhurbaşkanımızın onayından geçmedi. Geçtikten sonra maliye bakanlığımız çalışmasını yapacak ve bakanlar kurulunda ne şekilde kabul edilirse kesinlik kazanmış olacak.
EMEKLİYE PROMOSYON
Son şekline gelince bu müjdeyi vereceğiz.
AK Parti: Önerge geri çekilmeyecek

Geriye dönük erken yaştaki evlilikler ile ilgili düzenlemeyi öngören önergeye ilişkin AK Parti'den açıklamalar geldi. AK Parti Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, "Komisyona çekilmesi söz konusu değil. Yarın son oylamayı yapacağız. Cumhuriyet Halk Partisi'nin önerisi varsa görüşmeye hazırız" dedi.
AK Parti Grup Başkan Vekili Mustafa Elitaş önergenin geri çekilmeyeceğini ancak CHP'nin önerisi varsa değerlendirilebileceğini söyledi.
Elitaş, "Yarın önergenin son oylamasını yapacağız" dedi.
ÖNERGEYİ VEREN AK PARTİLİ VEKİLDEN DE AÇIKLAMA GELDİ
Ramazan Can, AK Parti'nin önergesinin doğru ve yerinde olduğunu söyledi ve bazı tashihler yapılabileceğini açıkladı.
Can, Başbakan Binali yıldırım'ın AK Partili kadınmilletvekilleriyle yaptığı toplantıya katıldı.
AK Partili Can, "resmi evlilik şartı" getirilmesi durumunda 16 yaşından küçüklerin bu öneriden yararlanamayacağını söyleyerek, AK Parti'nin yasada değişiklik düşünmediğini söyledi.

Tasarı hakkında mağdur aileler ne düşünüyor? İŞTE O DÜZENLEMENİN KURTARACAĞI GÖZÜ YAŞLI AİLELER!
Elitaş’tan tartışılan yasaya ilişkin açıklama
AK Parti Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, küçük yaşta evlenenlerin mağduriyetlerinin giderilmesine ilişkin önergeyle ilgili, "Bunun tecavüzü kapsamadığı açık ve net şekilde ortada. Gelecekle ilgili istifhamlar oluşturarak maddenin geri çekilmesini istemek doğru bir düşünce tarzı değil, doğru bir yaklaşım değil” dedi.

TBMM’de gazetecilerin sorularını cevaplayan AK Parti Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, çocuk cinsel istismarına ilişkin olarak. istismarın toplumsal bir sorun olduğunu belirtti. Elitaş, “Tasarı görüşmeleri sırasında veya aile bütünlüğünü araştırma komisyonu görüşmeleri sırasında 3 bine yakın ailenin mağdur olduğu ifade ediliyordu. Bu düzenleme her iktidarın, her siyasi partinin, her siyasetçinin toplumda kim mağdursa, onun mağduriyetini gidermek için yapması gereken işlemdir. Önerge son dakikada gelmedi, saat 7 civarında siyasi parti gruplarına verildi. Onlarla görüşmeler yapıldı. Cumhuriyet Halk Partisi’nin toplumdaki mağduriyeti giderme konusunda somut, net bir önerisi varsa, o önerilere de açık olduğumuzu ifade etmek istiyorum” ifadelerini kullandı.
Getirdikleri önergenin doğru olduğu görüşünde olduklarını ifade eden Elitaş, “Yarın son oylamasını yaptıktan sonra kanunlaşmasını sağlamış olacağız” dedi.
CHP’ye çağrı yapan Elitaş, “Bu konuyla ilgili bu sorunu çözmek noktasında adımınız varsa, attığınız adımla görüşmeye hazırız” diye konuştu.
Bunun af düzenlemesi olmadığına işaret eden Elitaş, “Cezanın ertelenmesi ile ilgili bir durum söz konusudur. Bu kesinlikle af düzenlemesi değildir” ifadelerini kullandı.
Bakanlar Kurulu toplantısı sona erdi
Başbakan Yıldırım başkanlığında yapılan toplantı 7 saat sürdü
Bakanlar Kurulu toplantısı sona erdi.
Başbakan Binali Yıldırım başkanlığında Çankaya Köşkü'nde yapılan toplantı, 7 saat sürdü.
CHP ve HDP'nin "FETÖ-PKK" mitingine kimse gitmedi!

HDP’nin FETÖ ve PKK mücadelesine karşı gerçekleştirdiği ve CHP’nin de katılma kararı aldığı miting Bugün Kartal'da gerçekleştirildi. Ancak mitinge milyonlarca katılım bekleyenler büyük hayal kırıklığı ile karşılaştı. 95 Sivil Toplum Örgütü ve iki siyasi partinin birleştiği mitinge yaklaşık bin kişi katıldı! Mitingde CHP’liler tarafından sallanan Atatürk bayrakları ile Teröristbaşı Abdullah Öcalan posterlerinin yan yana olması da sosyal medyada tepkiye yol açtı.
Teröre destek veren HDP'lilerin tutuklanmasına ve FETÖ/PKK mücadelesi için ilan edilen OHAL'e karşı gerçekleştirilen mitingde CHP, HDP ve 95 STK buluştu. Ancak milyonların katılacağını iddia eden organizatörlere inat FETÖ ve PKK mücadelesini destekleyen vatandaşlar mitinge katılım göstermedi.

MİLYONLARI BEKLİYORLARDI 1000 KİŞİ İLE YETİNDİLER!
Birleşik Haziran Hareketi'ne ihale edilen CHP-HDP mitingine milyonlarca katılım bekleyen organizatörler alana sadece 1000 dolayında insan toplayabildi.

CHP DE İLAN ETMİŞTİ!
Parti tabanındaki tepkiye rağmen CHP İstanbul İl Başkanı Cemal Canpolat, Pazar günü Kartal'da OHAL'e karşı düzenlenecek 'Teslim olmayacağız' mitingine katılacaklarını söylemişti.

TERÖRİSTBAŞI POSTERİNİN YANINDA ATATÜRKLÜ BAYRAK SALLADILAR!
Mitinge katılan az sayıdaki CHP'linin PKK elebaşı Abdullah Öcalan posterleri sallayan HDP'lilerle birlikte Atatürk portreli bayraklar sallamaları sosyal medyada tepki topladı. #AtatürkPartisi PKK Kucağında etiketiyle tepkisini dile getiren sosyal medya kullanıcıları CHP'ye veryansın etti.



YORUMLAR